Japonlar’ın ‘cha’, Ruslar’ın ‘chay’, Araplar’ın ‘shaye’, Çinliler’in ise ‘ça’ dediği çay’ı hepimiz lıkır lıkır içiyoruz, çok güzel. Peki, her birimizin hafızasında farklı bir güzelliği olan bu içeceği kim nasıl bulmuş, hiç merak etmediniz mi?
Ben merak ettim ve cevabını sizler için kısaca araştırdım.

Shen Amca, bir gün bol yeşillikli bahçesinde ağzı açık kapta su kaynatırken(eskinin imparatorları böyle mütevaziymiş işte), iş bu ya iki tane kendini bilmez ot düşüver Shen Amca’nın kaynar suyunun içine. Shen Amcamız bunları çıkarmaya üşenmiş. Tam suyu içmeye koyulurken sudan gelen çok hoş kokuları farketmiş ve ‘Buldum’ diye bahçede koşuşturuvermiş :)
İmparator, çay’ın susuzluğu bastırdığını,harareti giderdiğini, uykusuzluğa çare olduğunu söylemiş; hatta Çay Avrupa’ya geldiği 1610 yılında ilaç muamelesi görüp, çok pahalıya gidiyormuş ama içenlerin daha çok susadığı, terlediği ve uykularının kaçtıkları anlaşılınca bu imparator’un söylemide ayyuka çıkmış ve çay’ın değeri birden düşüvermiş.

Thomas Sullivan isimli mucidimiz, çay içmeyi çok severmiş. Ama birgün artık midesine kaçan otlardan bıkınca kendisi Poşet Çay’ı üretivermiş.Tabii normal çay’ın yanından bile geçememiş tadı ya; ama Avrupalılar bu pratik icadı sevmiş ve bu sayede çay’ın daha da yayılması sağlanmış.
Günümüzde yılda 2 Milyon Ton’dan fazla Çay tüketilmektedir.
İşte çay’ın hikayesi de böyle.
AlıntıdırKaynak:Bilgiustam.com
0 yorum:
Yorum Gönder